Kültür

Apple TV+ Nasıl İflasın Eşiğine Geldi?

Başarılı yapımlarla ödülleri toplayan Apple TV+, abonelikte rakiplerinin gölgesinde kaldı. Peki Apple neden ısrarla bu işe yatırım yapıyor?

2019 yılının sonbaharında, Apple bambaşka bir kulvara adım attı. Yıllardır akıllı telefonlar, bilgisayarlar ve kulaklıklarla hayatımıza yön veren şirket, bu kez gözünü ekranlara dikmişti. Apple TV+ adıyla duyurduğu yeni dijital yayın platformu, devlerin rekabet ettiği arenaya büyük bir özgüvenle girdi. Üstelik sadece “biz de varız” demekle kalmadı, ciddi yatırımlarla Hollywood’un en prestijli isimlerini bünyesine kattı.

Aradan neredeyse altı yıl geçti. Ted Lasso, Severance, Shrinking, Silo gibi ses getiren diziler ve Coda, Killers of the Flower Moon, Napoleon gibi iddialı filmler platformda yerini aldı. Coda, Oscar’da En İyi Film ödülünü alarak adını tarihe yazdırdı. Apple TV+ yapımları toplamda 2.500’den fazla ödül kazandı. Bu da onu sektörde "içerik kalitesi" bakımından üst sıralara taşıdı.

Ama işin perde arkasında bambaşka bir tablo var.

Ödüller Var, Para Yok

The Information tarafından yayınlanan bir rapora göre Apple TV+, her yıl yaklaşık 1 milyar dolar zarar ediyor. Evet, yanlış okumadınız: 1 milyar dolar. Apple’ın platform için yılda 4,5 ila 5 milyar dolar arasında bir bütçe ayırdığı, ancak bu harcamaların karşılığını alamadığı öne sürülüyor. Yani Apple, her yıl cebinden milyar dolarları çıkarıyor ama yatırımlarını geri döndürecek kadar gelir elde edemiyor.

Peki bu kadar kaliteli içerik ve uluslararası ödüllere rağmen, neden bu tablo?

Apple TV+'ın şu anki abone sayısı, yaklaşık 45 milyon olarak tahmin ediliyor. Bu sayı kulağa fena gelmiyor gibi dursa da, rakiplerinin yanında oldukça sönük kalıyor. Netflix'in dünya genelinde 300 milyondan fazla, Prime Video'nun 200 milyonu aşkın, Disney+’ın ise 150 milyonu geçen abonesi bulunuyor. Apple, bu rakiplerinin gerisinde kalmakla kalmıyor, aynı zamanda gelirlerinin de doğal olarak çok daha düşük olduğu bir alanda mücadele etmeye çalışıyor.

Abone sayısındaki bu eksikliğin arkasında ise birkaç temel neden yatıyor.

Dar Bir Kütüphane, Sınırlı Bir Çekim Gücü

Apple TV+, kaliteye yatırım yapıyor; ancak nicelikte ciddi bir eksiklik var. Rakiplerinin binlerce dizi ve film sunduğu platformlarda kullanıcılar kaybolurken, Apple TV+ hâlâ “az ama öz” felsefesiyle ilerliyor. Ne yazık ki bu yaklaşım, izleyicilerin uzun süre platformda kalmasını ve yeni abonelerin gelmesini engelliyor.

Dahası, Apple TV+ hâlâ bazı ülkelerde erişilebilir değil. Örneğin Türkiye’de resmî olarak platforma erişilemiyor. Bu da abone tabanını genişletmenin önündeki başka bir engel.

Apple Neden Vazgeçmiyor?

Tüm bu zarara rağmen Apple, Apple TV+’tan vazgeçmiyor. Çünkü bu platform, sadece doğrudan gelir sağlamayı hedefleyen bir araç değil. Apple TV+ aynı zamanda Apple ekosistemini zenginleştiren, Apple kullanıcılarının sadakatini artıran ve markayı kültürel anlamda daha güçlü kılan bir unsur. Kısacası Apple için bu platform, bir vitrin.

Yine de sürdürülebilirlik açısından, bu zararın uzun vadede nasıl telafi edileceği merak konusu. Apple, ya kütüphanesini genişleterek ve daha fazla ülkede erişim sunarak abone sayısını artıracak ya da başka gelir modelleri üzerinden bu açığı kapatmanın yollarını arayacak.

Ama bir gerçek var: Her yıl 1 milyar dolar kaybeden bir platformun hâlâ kaliteli işler çıkarmaya devam etmesi, teknoloji dünyasında pek sık görülen bir tablo değil. Ve bu da Apple TV+’ı, sadece içerikleriyle değil, iş modeliyle de konuşulur kılıyor.